Canlı Organ Nakli Donörlerinin Psikolojik Sağlığı: Çok Yönlü, Prospektif Bir Çalışma


Bulut B. P. (Yürütücü), Bayram Gülaçtı H. G., Bostancı E. B.

TÜBİTAK Projesi, 2023 - 2026

  • Proje Türü: TÜBİTAK Projesi
  • Başlama Tarihi: Eylül 2023
  • Bitiş Tarihi: Eylül 2026

Proje Özeti

Organ nakli, uygulanan medikal tedavi yöntemlerine rağmen işlevini yerine getiremeyen bir organın bertaraf edilmesi ve gönüllü olan donörden nakil (transplantasyon) yoluyla alınan aynı organın alıcıya nakledilmesidir. Organ nakilleri canlı ve kadavradan olmak üzere iki türlü yapılabilmektedir. Canlı organ nakli, böbrek ve karaciğer olmak üzere yalnızca iki organla sınırlıdır. Organ nakli konusunda yapılan çalışmaların çoğunlukla organ nakledilen kişiler (alıcılar) üzerinde yoğunlaştığı ve donörlerin nakil sonrası psikolojik sağlıkları ile ilgili yapılan çalışmaların yetersiz olduğu ve de çeşitli sınırlılıklara sahip olduğu görülmektedir. Sınırlı sayıda yapılan çalışmalardan elde edilen veriler donörlerin ameliyat sonrasında kendilik değerinde ya da kişisel gelişimlerinde pozitif anlamda değişiklikler olduğunu göstermekle birlikte bazı donörlerin ameliyat sonrasında stres, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklar yaşayabildiklerini de ortaya koymuştur. Bu nedenle hem böbrek hem de karaciğer donörlerinin ameliyat sonrası psikolojik sağlıklarının nasıl etkilendiğini anlamak, hangi etmenlerin risk faktörü olduğunu belirlemek ve donörün fizyolojik olduğu kadar psikolojik sağlığını da korumak “bilerek zarar vermeme” prensibi açısından önemlidir. Ancak canlı organ donörlerinin nakil sonrası psikolojik sağlıklarına yönelik literatürün yetersiz olduğu ve yapılan az sayıdaki araştırmaların çoğunluğunun da yalnızca nakil sonrası süreci kapsayarak yapıldığı ve/ya bu çalışmalarda retrospektif bir biçimde veri toplandığı ve standardize ölçümlerin kullanılmadığı göze çarpmaktadır. Buradan hareketle önerilen projenin dört temel amacı bulunmaktadır: Birinci amaç: Canlı organ naklinde bulunan donörlerin, organlarının nakledilmesi amacıyla yapılan ameliyat sonrasında psikolojik sağlıklarının etkilenip etkilenmediğini kontrol grubunda bulunan nakil gönüllüleriyle ameliyat öncesi ve sonrası durumlarını karşılaştırarak tespit etmektir. İkinci amaç: Nakil ameliyatı sonrasında böbrek ve karaciğer donörleri arasında psikolojik sağlık göstergeleri açısından bir fark olup olmadığını incelemektir. Üçüncü amaç: Organ naklinde bulunan kişilerin ameliyat sonrası psikolojik sağlıklarının demografik ve ilişkisel faktörlerden(cinsiyet, donör ve alıcı arasındaki ilişki), organ bağışı türünden (böbrek, karaciğer), koruyucu faktörlerden (sosyal destek, güvenli bağlanma) ya da çeşitli risk faktörlerinden (duyusal işleme hassasiyeti, nevrotisizm, ameliyatın başarıyla sonuçlanmaması gibi) nasıl etkilendiğini tespit etmektir. Dördüncü amaç: Canlı organ naklinde bulunan donörlerin depresyon, kaygı ve stres seviyelerinin ameliyat öncesi, ameliyat sonrası ve takip çalışmasında birbirinden farklılaşıp farklılaşmadığını izlemek ve incelemektir. Bu amaçlar doğrultusunda projede, 18-60 yaş arasında, canlı organ naklinde bulunmak için Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Organ Bağışı ve Nakil Merkezi birimine gönüllü olarak başvuran potansiyel organ donörleri ve bu potansiyel donörler içerisinden organ naklinde bulunan gerçek donörler yer alacaktır. Gerçek donör sayısının 120, kontrol grubundaki potansiyel donörlerin sayısının da 120 olması ve böylece toplamda 240 kişiden veri toplanması planlanmaktadır. Katılımcılara Demografik Bilgi Formu, Duyusal İşleme Hassasiyeti Ölçeği, Temel Kişilik Özellikleri Ölçeği, Algılanan Çok Yönlü Sosyal Destek Ölçeği, Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri-II, Depresyon, Anksiyete ve Stres Ölçeği (DASS-21) ve Connor-Davidson Psikolojik Sağlamlık Ölçeği Kısa Formu uygulanacaktır. Önerilen proje, (1) canlı organ donörlerinin nakil öncesi ve sonrası psikolojik sağlıklarını izleme ve incelemesi, (2) canlı organ naklinde bulunan bireylerin psikolojik sağlıklarını kontrol grubundaki potansiyel donörlerinki ile karşılaştırması, (3) hem böbrek hem de karaciğer donörlerini çalışmaya dahil etmesi, ve (4) donörlerin organ nakli sonrası psikolojik sağlıklarının koruyucu ve risk faktörlerinden nasıl etkilendiğini kapsamlı bir şekilde incelemeye olanak vermesi bakımından özgün değer taşımaktadır.