İnsan Hakları Yıllığı, vol.40, pp.1-54, 2023 (Peer-Reviewed Journal)
The Gacaca judiciary which was functionalized along with ordinary courts in the
trials of the perpetrators of the Rwandan genocide as a system differing
particularly with its operation based on the participation of the people from the
Western liberal judiciary model, was subjected to criticism based on
international formal standards of fair trial. It is observed in these criticisms that
the existing conditions, which led the government to pursuits aiming to
reinforce the regular court system, are ignored. These criticisms were, at the
same time, neglecting the guarantees that the defendants were provided with
before the Gacaca courts on the basis of the values, purpose and logic on which
they were based. Even though the Gacaca might not be the magic wand of
transitional justice, these neglected points demonstrate that solving the
problems that have arisen during its practice by transforming Gacaca into a
Western liberal judiciary system was not possible considering the
circumstances, and it could not respond to Rwanda’s post-genocide needs. In
this case, if one wishes the sources of the problems that emerged within the
practice of Gacaca to be determined and in this way transitional justice
practices in the future to be guided, the analysis of Gacaca needs to be carried
out by grounding it on the connections between the conditions, purposes and
structural properties that constitute its base, and the political context within
which it has functioned.
Ruanda soykırımı faillerinin yargılanmasında olağan mahkemeler yanında
işlerlik kazandırılan Gacaca yargısı, özellikle halkın katılımına dayanan
işleyişiyle Batılı liberal yargı modelinden farklı bir sistem olarak adil
yargılamanın uluslararası biçimsel standartları temelinde eleştirilere tabi
tutulmuştur. Bu eleştirilerde, hükümeti olağan mahkeme sistemini
destekleyecek arayışlara sürüklemiş olan mevcut koşulların göz ardı edildiği
görülmektedir. Bu koşullar hem devletin maddi imkansızlıklarını hem de
soykırım vahşetiyle parçalanmış sosyal dokunun yeniden inşası ihtiyacını
içermekteydi. Bu eleştiriler aynı zamanda da Gacaca yargısının dayandığı
değer, amaç ve mantığı temelinde sanıklara sunduğu güvenceleri ihmal
etmekteydi. Gacaca geçiş süreci adaletinin sihirli bir değneği olmasa da, göz
ardı edilen bu hususlar, pratiğinde ortaya çıkan sorunların Gacaca’nın Batılı
liberal yargı modeline dönüştürülerek çözülmesinin hem koşullar itibariyle
olanaklı olmadığını hem de Ruanda’nın soykırım sonrası ihtiyaçlarına karşılık
veremeyeceğini göstermektedir. Bu durumda Gacaca pratiğinde ortaya çıkan
sorunların kaynaklarının belirlenmesi ve bu şekilde gelecekteki geçiş süreci
adaleti uygulamalarına yol gösterilmesi isteniyorsa, Gacaca analizinin
Gacaca’nın temellerini oluşturan koşullar, amaçlar ve yapısal özellikleri arasındaki bağlantılar ile içerisinde işlediği siyasal durum esas alınarak
yapılması gerekmektedir.