FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), sa.36, ss.153-176, 2023 (Hakemli Dergi)
Bu makalede, Rousseau’nun her siyasal düzenin temelinde bir din olması
gerektiğine dair tezini ve dine atfettiği kurucu işlevi, çoğu zaman yapıldığı gibi, onun
siyasal kuramının bütünü içerisinde salt bir çelişki olarak işaretlemenin ötesine geçip,
onun siyasal teolojisinin paradokslarına giriş yapabileceğimiz verimli bir yorum fırsatı
olarak değerlendirmeye çalışacağız. Rousseau’nun bizatihi kendisi genel olarak dini ve
sivil din önerisini bir yararlılık ve işlevsellik zemininde ele alıyor gözükse bile, kimi
zaman okumamızı bizzat Rousseau’ya rağmen gerçekleştirip, onun dine dair tezini,
hiçbir siyasal düzenin bir siyasal teoloji inşa etmeden ayakta kalamayacağı varsayımını
destekler bir zeminde yorumlamaya çalışacağız. Bu bağlamda, öncelikle, Sözleşme’de
öngörülen sivil din önerisinin bir çözümden çok bir problemi ortaya koyduğuna dikkat
çekeceğiz. Daha sonra ise Rousseau’nun “genel takdir” ve “genel irade” kavrayışının,
Tanrı ve doğa kavramları ile bağlantılı olduğunu göstermeye çalışacak ve onun “doğal
teolojisinin” genel koordinatlarını açığa çıkarmayı deneyeceğiz. Makalenin son
bölümünde ise, Rousseau’nun siyasal kuramının yasa koyucu figürü ve sivil din
önerisinde tezahür eden aşkın boyutunu, Marcel Gauchet’nin “anlam borcu” kavramı
aracılığıyla değerlendirmeye çalışacağız.