International Journal of Social Sciences and Education Research, vol.3, no.3, pp.836-844, 2017 (Peer-Reviewed Journal)
With the inclusion of communication technologies such as photography, cinema, television and the internet in our everyday lives, our lives have been increasingly being represented by images. These digitized images, over time, were more impressive than their realities and gained a perceptive transformative function. These images, even constructed, have taken on important tasks in reestablishing the reality by taking reality. The cinema, which is one of the most important media in which images are designed in a certain context and used as a commodity and power element by circulation, has gradually started to be used effectively as a soft power tool in the relations of the countries with the other country and its own citizens. One of the most important states that use cinema as a soft power element in favoring, cultivating, fostering an agenda and perceiving its own culture and ideology both to its own people and to the people of other countries is the United States. This study focuses on the management of images and discourse on how to use Hollywood cinema as a soft power element in public diplomacy activities, to transform memories and perceptions.
Fotoğraf, sinema, televizyon ve internet gibi iletişim teknolojilerinin gündelik yaşamımıza dâhil olmasıyla, yaşamımız giderek imajlarla temsil edilmeye başlandı. Bu dijitalleşen imajlar, zamanla gerçeklerinden daha etkileyici ve algıları dönüştürücü bir işlev kazandı. Hatta inşa edilen bu imajlar, gerçeklerin yerini alarak gerçekliğin yeniden kurgulanmasında önemli görevler üstlendi. İmajların belli bir bağlam içinde tasarlandığı ve dolaşıma sokularak bir meta ve güç unsuru olarak kullanıldığı en önemli mecralardan biri olan sinema, zamanla ülkelerin diğer ülke ve kendi vatandaşlarıyla olan ilişkilerinde bir yumuşak güç aracı olarak etkin bir şekilde kullanılmaya başlandı. Kendi kültürünü ve ideolojisini hem kendi insanına hem de diğer ülke insanlarına sevdirme, hayranlık uyandırma ve gündem yaratma ve algıları yönlendirme konusunda sinemayı bir yumuşak güç unsuru olarak kullanan en önemli devletlerden biri ABD’dir. Amaçlı örneklem yöntemi bağlamında çeşitli filmleri ele alan bu çalışma ABD’nin, kamu diplomasisi faaliyetlerinde bir yumuşak güç unsuru olarak Hollywood sinemasını nasıl kullandığına, bellekleri ve algıları dönüştürmeye yönelik imaj ve söylem yönetimine odaklanmaktadır.