Rize ilahiyat dergisi, sa.26, ss.95-108, 2024 (Hakemli Dergi)
Kur’an’da 29 sûrenin başında yer alan ve isimleriyle kesik
kesik okunan mukattaa harflerinin ne anlama geldiği ile ilgili Hz.
Peygamber’den sahih bir haber varid olmamıştır. Dolayısıyla bu harflerin
yorumlanıp yorumlanamayacağı noktasında İslam âlimleri iki farklı kanaate sahip
olmuşlardır. Daha çok selef âlimlerinden oluşan ve ehl-i hadisin ağırlıklı
olduğu bir gruba göre bu harfler, manasını yalnızca Allah’ın bildiği
müteşâbihât kategorisinden olup bunların yorumlanması caiz değildir.
Kelamcıların başını çektiği ikinci gruba göre ise Kur’an’da anlamı bilinmeyen
şeylerin olması uygun değildir. Dolayısıyla bu harflerin de mutlaka bir anlamı
ya da fonksiyonu vardır. Binaenaleyh bu konuda te’vil yapmak caizdir. Bu
harflerin ne anlama geldiği ile ilgili ilk dönemlerden itibaren pek çok şey
söylenmiş ve bunlar hadis, tefsir ve Kur’an ilimlerine dair eserlerde kayıt
altına alınmıştır. Bu makalede dirayet tefsirinin ve sünnî kelâm ekolünün
kurucu isimlerinden biri kabul edilen İmam Mâtürîdî’nin (ö. 333/944), Te’vīlātu’l-Ḳur’ān
adlı tefsirinde mukattaa harflerine yaklaşımı, önceki ve sonraki tefsirlerle
karşılaştırmalı olarak incelenmektedir. Onun bu harflerin yorumlanması
noktasındaki tavrı, daha önce yapılmış olan yorumlara yaklaşımı ve bizzat
kendisinin bu harfleri nasıl algıladığı ortaya konulmaktadır. Onun mukattaa
harfleri ile ilgili bazı görüşleri hiç yorum yapmadan sadece aktardığı
görülmektedir. Müfessir bazı görüşleri ise onlara katıldığını hissettirecek
birtakım açıklamalarla birlikte takdim etmektedir. Mâtürîdî, mukattaa harflerini müteşâbihâttan
saymakla birlikte bunların te’viline karşı değildir. Ancak bunlar hakkında
kesin yargı anlamını taşıyan tefsire karşıdır. Hz. Peygamber’den bu konuda
sahih bir haber gelmediğine göre âlimler ancak bunları te’vil edebilirler; yani
bunların muhtemel anlamlarını ortaya koyarlar. O, bu harflerin daha çok,
muhatabın dikkatini çekme fonksiyonu üzerinde durmakta ve bunlarla ilgili, Hz.
Muhammed’in nübüvvetini ispat sadedinde özgün yorumlara yer vermektedir. Onun
tefsirinde, başka eserlerde benzerine rastlamadığımız iki görüş yer almaktadır.
Bunlardan bir tanesi, bu harflerin tefsirinin, devamındaki cümle olduğuna dair
yorumdur. Mâtürîdî bunu Hasan-ı Basrî’den (ö. 110/728) nakletmektedir. Ancak ne
ondan önceki ne de sonraki kaynaklarda böyle bir yorumla karşılaşılmamıştır.
Mukattaa harfleri ile ilgili Mâtürîdî’nin ikinci özgün yorumu ise bu harflerin,
Hz. Muhammed’in peygamberliğini ispat sadedinde, Kur’an’da yer verilen aklî
delil ve hüccetlerden ya da kıssalardan, veyahut önceki kitaplardan kinaye
olduğudur. Mâtürîdî’nin, Taberî (ö. 310/923) ve İbn Ebî Hâtim (ö. 327/938) gibi
erken dönem tefsir rivayetlerini derleyen âlimlerin bile yer vermediği bu ve
benzeri görüşleri aktarması, onun tefsirinin, bazı âyetler hakkında nadir
karşılaşılan yorumlar için ihmal edilmemesi gereken bir kaynak olduğunu
göstermektedir.
There is no authentic report from the Prophet about the
meaning of the letters muqattaa, which appear at the beginning of 29 suras in
the Qur'an and are recited intermittently with their names. Therefore, Islamic
scholars have had two different approaches to the interpretation of these
letters. According to a group of predominantly Ahl al-Hadith scholars,
consisting mostly of Salaf scholars, these letters belong to the category of
mutashābihāt, the meaning of which is known only to Allah, and their interpretation
is not permissible. According to the second group, led by theologians, it is
inappropriate to have things in the Qur'an whose meaning is unknown; therefore,
these letters must have a meaning or function and it is permissible to
interpret them. Many things have been said about the meaning of these letters
since the early periods and these have been recorded in works on hadith, tafsir
and Qur'anic sciences. In this article, the approach of Imam al-Māturīdī (d.
333/944), who is considered one of the founders of direct exegesis and the
Sunnī school of theology, to the letters muqattaa in his tafsīr al-Taʾwīlātu
al-Ḳurʾān is examined in comparison with previous and later tafsīrs. His
attitude towards the interpretation of these letters, his approach to previous
interpretations, and how he himself perceived these letters are revealed. It is
seen that he simply quoted some of the views on the letters muqtaaqtaa without
any commentary, which can be interpreted as his distancing himself from these
interpretations. However, it is also possible to interpret his inclusion of
these interpretations in his work without criticizing them as at least seeing
them as possible. The commentator presents some of the opinions with some
explanations that make one feel that he agrees with them. In fact, he considers
all of the opinions about the hurūf al-muqattaa as probable. However, his red
line in this regard is to avoid speaking definitively about them. For these are
mutashābihāt, the true meaning of which can only be known by God and His
Messenger. Although al-Māturīdī
considers the letters muqattaa as mutashābihāt, he is not against their
interpretation. However, he is against tafsir, which means a definitive
judgment about them. According to his system, only the Prophet and the
Companions who witnessed the revelation have the authority to interpret. Since
there is no authentic news from the Prophet on this subject, scholars can only
interpret them; that is, they can reveal their possible meanings.