In the world and in Türkiye, the importance of nongovernmental organizations is rising. The involvement of
diverse players in the process, particularly in multifaceted
public policy areas like migration, not only improves the
democratic quality of governance but also makes it possible
for policies to be implemented effectively and efficiently.
Within the framework of the legacy inherited from the
Ottoman Empire in Turkish public administration,
bureaucracy is the dominant actor of public policy making
and implementation. For this reason, although nongovernmental organizations have been effective in Turkish
political life from time to time, they have not been an
effective actor in the public policy agenda. The Gölcük
Earthquake in 1999 was one of the pioneering events in
bringing non-governmental organizations to the agenda in
Türkiye. The role played by non-governmental
organizations in the post-earthquake process was effective
in bringing them to the forefront. Subsequently, while
Türkiye's accession process to the European Union was an
important turning point in the development of nongovernmental organizations, the Law No. 6458 on
Foreigners, and International Protection, which was enacted
as a result of the intense migration mobility towards Türkiye
in 2011, included non-governmental organizations in
migration policy process and migration administration. In
this study, a case study was conducted to understand
whether the relevant non-governmental organizations are
effective in migration administration and policies. In this
context, semi-structured interviews were conducted with
non-governmental organizations centered in Ankara and
operating in various provinces of Türkiye. It was concluded
that the influence of non-governmental organizations in
migration administration especially in policy making is very
limited, but they are an effective actor alongside public
institutions in field.
Dünyada ve Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarına verilen
önem her geçen gün artmaktadır. Özellikle göç yönetimi
gibi çok boyutlu bir alanda çeşitli aktörlerin sürece katılması
hem yönetimin demokratik niteliğini artırırken hem de göç
politikalarının etkin ve verimli yürütülmesine olanak
sağlamaktadır. Türk kamu yönetiminde Osmanlı
İmparatorluğu’ndan tevarüs edilen miras çerçevesinde
bürokrasi başat aktör olarak kamu politikalarını belirleyip
uygulamaktadır. Bu nedenle Türk siyasal hayatında sivil
toplum kuruluşları zaman zaman etkili olsalar da kamu
politikası gündeminde etkili bir aktör olamamışlardır. 1999
yılında yaşanan Gölcük depremi, Türkiye’de sivil toplum
kuruluşlarının gündeme gelmesinde öncü olaylardan biri
olmuştur. Deprem sürecinde sivil toplum kuruluşlarının
oynadıkları rol, ön plana çıkmalarında etkili olmuştur.
Akabinde de Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik süreci
sivil toplum kuruluşlarının gelişmesinde önemli bir dönüm
noktasıyken, 2011 yılında Türkiye’ye yönelik başlayan
yoğun göç hareketliliği neticesinde ihdas edilen 6458 Sayılı
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu göç yönetimine
ve göç politikası sürecine sivil toplum kuruluşlarını dahil
etmiştir. Bu çalışmada sivil toplum kuruluşlarının göç
yönetiminde etkili olup olmadıklarını anlamak amacıyla
durum çalışması yapılmıştır. Bu bağlamda Ankara merkezli
olup Türkiye’nin çeşitli illerinde faaliyet gösteren sivil
toplum kuruluşlarıyla yarı yapılandırılmış mülakat
yapılmıştır. Sivil toplum kuruluşlarının göç yönetiminde
özellikle göç politikası yapımında etkilerinin çok sınırlı
olduğu fakat sahada kamu kurumlarının yanında etkili bir
aktör oldukları sonucuna varılmıştır.