in: EDEBİYAT VE EKOELEŞTİRİ, KARTAL GÜNGÖR,Tülin, Editor, Bilgin Kültür Sanat Yayınları, Ankara, pp.155-171, 2022
Sürekli olarak dönüşen ve değişen dünya düzeni, toplumların hem kendileriyle hem de çevreleriyle etkileşimlerini değiştirmektedir. Doğa-insan uyumu toplulukların yerleşik hayat düzenine geçmesiyle bozulmaya başlamış, yerini insanın doğaya hükmetmeye çalıştığı sömürü düzenine bırakmıştır. Bu da ekolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Küresel ısınma, ozon tabakasının incelmesi, buzulların erimesi, doğal afetlerin artması ve son olarak da Covid-19 vb. salgın hastalıkların yeniden görülmesi gibi yaşanan büyük çevresel krizler insanların bu konular üzerinde çalışmalar yapmasını gerekli kılmıştır. Yapılan bu ekolojik çalışmalar edebiyat, iletişim, sosyoloji, psikoloji, jeoloji, biyoloji gibi disiplinlerle ortaklaşa gerçekleştirilebilme özelliğine de sahip olduğu için disiplinlerarası bir duruma gelmiştir. Bu çalışmalar arasında insanın doğadan ayrı ve üstün düşünülemeyeceğini ve onunla bir uyum içinde yaşaması gerektiğini savunan ekoeleştiri de yer almaktadır. Bu çalışmada Amin Maalouf’un yarı- distopik nitelikte olan Empedokles’in Dostları romanı ekoeleştiri kuramı çerçevesinde incelenmiştir. Amerika Birleşik Devletleri gibi günümüz süper güçlerinin doğaya düşman bir dünya inşa etmekle eleştirildiği eserde yazar, zararlı her türlü teknolojiye karşı çıkarken çağımızda yaşanan gelişmelerin toplumlar tarafından iyi kullanılamadığına dikkat çekmektedir. Romanın; ekolojik sorunların üstesinden gelebilmek ve dünyanın gelecek nesillere daha fazla bozulmadan aktarılabilmesi için doğayla uyum içinde yaşayan, teknolojik gelişmeleri savaşmak yerine içinde bulunduğu doğanın korunması için kullanan bir insanlık önerdiği sonucuna varılmıştır.